24 Mayıs 2011 Salı

Baudrillard da kim ki zaten?



Türkiye'de zaten akademilerin, akademisyenlerin etliye sütlüye dokunmadan sadece maaşları ve egoları için çalışmalarına fazlasıyla alışmıştık. Her ne kadar böyle bir terbiyesizliğe alışmış olmamız bizim için bir ayıp olsa da, daha büyük bir ayıpla karşı karşıya olduğumuz için şimdilik onu başka bir yazıya bırakıyorum.

Bundan birkaç gün önce İzmir'deki belediye meclis toplantılarında bir tartışma yaşanmış. Kısaca özetlemek gerekirse belediyenin Baudrillard'ın 3. ölüm yıldönümü için yaptığı anma etkinliklerinin bütçesi AKP tarafından abartılarak mevcut belediyeye karşı bir saldırı aracı olarak kullanılmış. Yalnız AKP grup sözcüsü Rıza Evcim'in şu cümleleri bizi esas ilgilendiren nokta: “Jean Baudrillard’ı anma etkinliği için de 40 bin lira harcanmış. Bu Fransız düşünürü kim tanıyor? Neden biz etkinlik düzenliyoruz? Lütfen bu parayı arkadaşlarınız arasında toplayıp belediyeye iade edin. Yoksa iki elimiz yakanızda.” Konu hakkında daha detaylı bilgiyi buraya tıklayarak alabilirsiniz.

 Bu aslında Türkiye siyaset tarihinde çok alışık olduğumuz bir tavır: cahiliyetin yüceltilmesi. Buna dair birçok örneği birazcık araştırmayla görebilirsiniz. Birçok örneğini gördüğümüz bu olaylara karşı hiçkimsenin ses çıkartmıyor oluşunu da birçok kez gördük ve genelde bu tarz hikayelerin sonu ya cahiliyeti yüceltenlerin cahillerden destek toplamasıyla ya da unutulup gidilmesiyle son buluyor.

Peki özellikle bu habere dair soruyorum; yüzyılın en önemli filozoflarından biri olan Baudrillard'a karşı yapılan "Kim ki lan bu?" düzeyindeki terbiyesizliğe karşı akademiler ne yapıyor ya da ne yaptı? Hiçbir açıklama, hiçbir ses çıktı mı? Ya da çıkarmayı düşünen var mı? Yoksa yine biz maaşımızı alır, egomuzu büyütür, gerisine karışmayız tavrıyla devam etmeyi mi düşünüyorsunuz?

Sosyologlar, felsefeciler, siyaset bilimciler; yüzyılın en önemli insanlarından birine karşı yapılan bu terbiyesizliği sindirmeye bu kadar mı hazırlar? Bu kadar mı umursamaz haldesiniz? "Sosyal" bilimleri sadece sınıflara, amfilere kapatmaya bu kadar mı hazırsınız?

Eğer durum böyleyse ben tüm akademiyle bağlantımı koparmaya hazırım. Çünkü böyle bir duyarsızlıkla, böyle bir körlükle ne akademi akademi olabilir ne de sosyal bilimler dediğimiz şeyi icra etmemiz mümkün olabilir. Ve ben kişisel olarak söyleyecek olursam felsefeyi maaş için yapmak istemiyorum. Ve maaş için felsefe, sosyoloji... yapanlardan da öğrenebileceğim birşey olduğuna inanmıyorum.


Ahmet A. Sabancı