17 Nisan 2012 Salı

Fikrini Savunmayı Bilmek



Ülkemizdeki akademik ortamın yavanlığıyla, sorunlu ruh hâliyle ortaya çıkmış bir blogda elbette bunun birebir göstergesi olan bir örneği görmezden gelmeme imkan yoktu. Bir çok konudaki bu sorunlu hâl gibi, bu olayla da çok daha net anlayacağımız üzere akademisyenlerimizin büyük kısmı da fikirlerini nasıl savunabilecekleri konusunda da aynı yavanlıkla hareket ediyorlar.

Konumuz Marmara Üniversitesi'ndeki "Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?" başlıklı sempozyum. Sempozyumun başlığından ve içeriğine dair elimizdeki bilgilerden de anlaşılacağı üzere yaratılışçılık temelli ve bunu bilimselleştirmeye çalışan bir çaba. Sempozyumun kabullerinin ya da çabasının elbette bilimsel tutarlılığı ya da gerçekliği olmadığı gözle görülebilir bir konu. Ancak tartışmanın konusu bu olmaktan çoktan çıkmış durumda.


Bir grup akademisyen ve evrim savunucusu insan, akademik tavıra ve ifade özgürlüğü dediğimiz duruşa hiç yakışmayacak bir tavırla bu sempozyuma tepki göstermeye başladılar. Bu tepkiler önce sempozyum için facebook'ta açılan event'in kapatılmasına neden oldu. Ancak istedikleri bundan çok daha fazlasıyldı, sempozyumun komple iptal edilmesini istiyorlardı ve bunun için bir imza metni ortaya koydular (metin için tıklayınız). Metin net bir şekilde söz hakkı tanınmaması, yaratılışçıların susturulması gibi talepler içeriyor.


Öncelikle dürüst bir şekilde belirtmem gerekiyor ki bu hastalıklı bir tepkidir. Kesinlikle akademisyenlikle, tartışma ahlakıyla alakası olmayan ve sansür mekanizmasının değiştirilmiş bir biçimidir. Benzer hareketler kendilerine karşı başka gruplardan geldiği zaman ifade özgürlüklerinin kısıtlandığını hiç çekinmeden yüksek sesle dile getirenlerin, şimdi onlara aynı şekilde tepki vermeye çalışması ise açıkca komik duruma düşmektir. (Bu bağlamda Murat'ın yazdığı güzel bir yazı için: MÜ'deki Yaratılışçı Sempozyum Bu yazıda yapılabilecekler üzerine oldukça mantıklı tavsiyeler verilmiş. Ben de aynılarını tekrar etmemek için sadece durumun ve tavrın bir analizini yaparak bir katkı sağlamayı tercih ettim.)


Söz konusu sempozyumun bilimsel olarak geçerli olmayan fikirleri olduğunu belirtip bunu çürütmektense susturmaya çalışmanın karşınızdakilerden korktuğunuz izlenimi verdiğini göremiyor musunuz? "Bilimsel değil diyorlar ama bizim fikirlerimizi çürütmeye de cesaret edemiyorlar, demek ki haklıyız." şeklinde bir algı yarattığını göremeyecek kadar mı yaptıklarınızı sorgulamadan hareket ediyorsunuz?


Yoksa bunlar tamamen sizin de tartışma ahlakından, bilimsel çürütme yöntemlerinden uzak olduğunuzu ve o şekilde hareket etmektense sansürcülerin yöntemlerini tercih etmeyi yeğleyeceğinizi itiraf etme biçimiz mi?


İmza metnini hazırlayan arkadaşlar, şöyle dürüst ve tarafsız bir şekilde hazırladığınız metne bakın. Ve düşünün, sizin evrim üzerine hazırlığını yaptığınız bir sempozyum için böyle bir kampanya başlatılmış olsa ne hissederdiniz? Eğer size karşı bilimsel argümanlarla gelmek yerine böyle bir yolun tercih edilmesi işinize gelecekse, bilimsel bir tartışma yapmaktansa konuyu kabile savaşlarından farksız bir yapıda sonuca vardırmak size doğru bir yol gibi geliyorsa tamam. Devam edin böyle. 

Ancak haberiniz de olsun, bu yaptıklarınızın ne akademisyenlikle ne bilim yuvası dediğiniz akademiyle ne de söz konusu kendinizken savunmaktan bir an olsun çekinmediğiniz ifade özgürlüğüyle zerre alakası yok. Diğer insanlara, sadece kendisi çalıp kendisi oynamak isteyen bir grup fikir holiganı izlenimi vermekten de başka bir işe yaramıyor bu yaptığınız.




17.04.2012 - EK 1 (15:00 civarı)

Ek yapma sebebim Murat'ın yazısına cevaben Nevzat Evrim Önal'ın yazdıklarıdır (http://evrimkarsitisempozyumiptaledilsin.blogspot.com/2012/04/universite-bilimsel-dusuncenin-topluma.html?showComment=1334655820639#c5491373848856636553)  


Murat'a verilen cevap açıkcası komik. Bir anda tartışma ortamının oluşmasını ve baskının değil fikirlerin sözünün geçmesini isteyenler üniversitelerin tabutuna çivi çakanlar olarak ilan edilmiş. Üstüne üstlük esefle kınanmışız. 


Peki neden bu kınama? Destekçiniz olmadığımız için mi? Sizin fikirleriniz yerine baskı ve sansür yolunu kullanmanıza taraftar olmadığımız için mi? Aklınız alıyor mu bunu?


Gerçekten sormak istiyorum; tüm bu paradoks ve çelişkili dediğiniz durumu bir akademisyen olarak alanında ve akademiye yakışır bir şekilde gösterip bu yanlışı akılcı bir şekilde göstermek dururken "Sizi konuşturmayız" tavrınızın sebebi nedir? Baskıya baskıyla karşılık vermenin ne zaman çözüm getirdiği görülmüştür?


"Üniversitelerde sadece bilimsel tartışmalar yürütülür." Evet, aynen öyle olur. Sizin yaptığınız ise bilimsel bir tartışma ortamını akıllıca kullanıp bu savlarını çürütmek (ki bilimsel olarak bunu yapamamanız imkansız) iken kalkıp tamamen saldırgan ve bilimsellikle, tartışma ahlakıyla alakası olmayan bir yöntem izlemektir.


Bu yaptığınız, devletin üniversiteler üzerinde gücüyle baskı kurup fikirleri kendi yararına dönüştürme çabasından farksızdır. Siz de akademik rütbeleriniz ve gücünüzle sizin yararınıza olmayanı görmezden gelmeye çalışıyorsunuz. Çok rahat bir şekilde onun bilimsellikle alakası olmadığını gösterebilecek yığınla yolunuz dururken.


Haklıyken haksız durumuna düşmeye bu kadar hevesli oluşunuza anlam veremediğimi tekrar belirtip akademide baskıyla ve zorla yapılmaya çalışılan her şeye karşı olduğum gibi, bu tavrınıza da karşı olduğumu bilmenizi isterim.



17.04.2012 - EK 2 (15:45)

Bu ekin sebebi bana ulşatırdıkları mesaj. Mesajı paylaşıp cevabını da öyle vermek daha makul geldi. Aynen elime ulşatığı şekliyle;

"Merhaba Murat,

arkadaşının blogu yazısını okudum. Bence bizim işaret ettiğimiz noktalara hiçbir şey dememiş sadece bağlamsız bir özgürlük söylemi geliştirmiş.


Ama yazmamın nedeni; face event sayfasının kapatılması ile (ki bizim doğru bulmadığımız bir şekilde oldu) üniversitede böyle bir şey yapılamaz diyenlerin aynı kişiler olduğunu söylemesi. Blog de iletşim adresi göremediğim için sana yolluyorum. İLteri misin?"



Öncelikle düzeltmeyi yapalım, facebook event'i konusunda tamamen gözleme dayalı bir yorum yapmıştım. İmzacıların kimler olduğu hakkında bir fikrim olmadığından sadece olay sürecini paylaşmak adına yazılmış bir detaydı. Bu noktanın netleşmesine sevindim.


İşaret ettiğiniz noktalara bir şey dememe noktasına gelince, zaten evrimin haklılığı ya da bilimselliği konusunda bir tartışma söz konusu değil burada. O konuda aynı fikirleri paylaştığımız ortada. Sizin işaret ettiğiniz noktadan çok işaret ediş şeklinize ve bunu uygulamanıza dair bir yorum yazısıydı bu zaten. Meseleyi bilimsel bir tartışmadan, gelen karşı argümanları çürütme çabasındansa onu susturup kovma istediğinize. Bu yüzden yazıyı yazdım, bunun gibi olaylar yüzünden de bu blogu kurmuştum zaten. 


Bilimsel kuramlar, teoriler karşı argümanlarını çürüttükçe güçlenen ve sağlamlaşan şeylerdir. Argümanın şekline takılarak onu yok saymak sadece görmezden gelmeyi ve başkalarının kaçtığınızı düşünmesine neden olur. Bu bağlamda sizin yaptığınız evrim teorisini güçlendirmek için elinize geçen fırsatı değerlendirmek yerine kaçak güreşerek onu zayıflatmaya neden oluyor. Benim sorunum da bu noktada zaten. Bilimselin gücün karşı argümlarıyla savaşabilmesinden gelir, onları oyun sahasının dışına kovup görmezden gelerek değil.


Bu arada aşağıdaki blog postlarımdan biri ya da birkaçında mail adresim olacak. Oralardan bana ulaşmanız mümkün. 


Selamlar.


(NOT: Durumun gelişme şekline ve bu yazının yazılmasından sonra olabileceklere göre, bu yazının devam etmesi de ihtimal dahilindedir.)

1 Ocak 2012 Pazar

Akademik Terörist 2011 Almanak Projesi

Herkese selamlar,

Akademik Terörist'i kurduğum zamandan bu yana, etkisini ve tartışma alanlarını nasıl daha da genişletebileceğim üzerine birçok fikir ve yolla ilgili düşünüp duruyordum.2012'nin ilk gününde ise aklıma hem teknik olarak tanıdık, hem uygulanması kolay hem de hafıza tazelemeye ve korumaya yardımcı olacak bir proje geldi.

Akademik Terörist'in başlıkları ve ilgi alanları üzerinden bir almanak oluşturma niyetim var. Önceliği TC olmak üzere; akademi üzerine her türlü tartışmayı, haberi, intihal olaylarını, yayınları -hatta kavgaları- bir araya getirip, bir e-kitap halinde sanal ortama dağıtmak istiyorum. Aklımdaki tarih Ocak bitmeden bunu herkesin ulaşabileceği şekilde hazır etmiş olmak. Bu konuda tek başıma çalışırsam gözümden kaçırabileceğim, unutabileceğim birçok şey olabileceğinden blogu okuyan herkesi de yardıma çağırıyorum. Kolektif bir proje olarak bunu başlatıp, mümkünse ileride senelik -belki de daha kısa aralıklarla- tekrar tekrar yapabilmeyi istiyorum.

Ayrıca eğer maddi kaynak da yaratabilirsek sınırlı sayıda da olsa, basılı örnek de yapabilmek istiyorum. En azından buna emek harcayanların ellerinde birer örnek bulunabilmesi için.

İsteyenler buldukları haber/yazıları direk yollayabilir, isteyenler kendileri yazabilir. Bu konuda 2011 içinde yayınlanmış makaleler/kitaplar hakkında tanıtımlar yazılabilir. Bunun gibi, bu blogun kapsamına girecek her konuda her türlü materyal kabuldür içerik için.

Detaylı olarak konu üzerine tartışmak, projeyi şekillendirip, geliştirmek için ister bu yazının yorum kısmını, ister sosyal ağları, isterseniz de kişisel mailleşme yolunu kullanabiliriz. Beraber güzel bir iş ortaya çıkarabileceğimizi düşünüyorum.

Şimdiden hepimize kolay gelsin. Her türlü iletişim kanalından yardımları ve destekleri bekliyorum. Bu projede tek başıma kalmayacağıma inanıyorum.