Devlet üniversitelerinin kamu kurumu, bünyelerindeki akademisyenlerinse devlet memuru niteliği, bu üniversiteleri ‘devlet’ aygıtının doğal bir parçası kılıyor. Bu durum, üniversite yönetimlerine devletin çıkarlarını kollama, öğretim üyelerine de memur olmanın bilinciyle hareket etme görevini yüklüyor. Devlet üniversitelerindeki yöneticilerin bu görevlerini fazlasıyla benimsedikleri, akademik kadronun çoğunluğununsa terfi ettirilmeme, disiplin cezası alma ve üniversiteden uzaklaştırılma korkusuyla memuriyeti içselleştirdiği anlaşılıyor.
Seçtikleri akademisyen kimliklerini kendilerine biçilen memur sıfatının önünde tutan üniversite mensupları ise karşılarında sadece üniversite yönetimlerini değil, yargısıyla, emniyetiyle bütün bir devlet yapılanmasını bulabiliyor. Akademik unvan ve yaş küçüldükçe ve dokunulan mesele hassaslaştıkça, baskı da büyüyüp acımasızlaşabiliyor.
21 Nisan 2011 Perşembe
3 Nisan 2011 Pazar
Paylaşım ve Katkı
Blogu açan ben olabilirim ancak blog bu konuda rahatsızlığı olan, söyleyecek birkaç sözü olan ya da bu da burada olmalı diyerek tavsiyelerde bulunmak isteyen herkese açık bir ortam. Akademi üzerine her türlü eleştirinin ve yorumun yapılması, farklı bakış açıları sağlayarak sabit algıyı kırması ve aslında hiçbir zaman akademinin sahip olmadığı "özgür düşünce" kavramının bir şekilde akademiye "sızdırılması" için bir tür platform olmasını istiyorum bu blogun.
Bu konuda elinizde materyaller varsa -kendi yazdığınız ya da başkasının yazdığı- belapresente@gmail.com adresine mailleyin mutlaka. Diğer yazılara da yorum yapmaktan ve fikrinizi söylemekten kesinlikle çekinmeyin, çünkü gerçekten bir fikir paylaşımı ve tartışma ortamına ihtiyacımız var.
Eğer yeterli ilgiyi toplayabilir ve güzel bir şekle büründürebilirsek, bunu biraz daha ileriye taşıyıp taşıyamayacağımızı hep beraber oturup konuşuruz.
Şimdilik bu kadar.
- A.A.S.
Bu konuda elinizde materyaller varsa -kendi yazdığınız ya da başkasının yazdığı- belapresente@gmail.com adresine mailleyin mutlaka. Diğer yazılara da yorum yapmaktan ve fikrinizi söylemekten kesinlikle çekinmeyin, çünkü gerçekten bir fikir paylaşımı ve tartışma ortamına ihtiyacımız var.
Eğer yeterli ilgiyi toplayabilir ve güzel bir şekle büründürebilirsek, bunu biraz daha ileriye taşıyıp taşıyamayacağımızı hep beraber oturup konuşuruz.
Şimdilik bu kadar.
- A.A.S.
2 Nisan 2011 Cumartesi
PDF Arşivi
Scribd üzerinden bu konuda yardımcı olabilecek e-kitapları, makaleleri ve broşürleri de bir araya getiriyorum. Eğer tavsiye edeceğiniz bir makale, e-kitap vs olursa çekinmeden belapresente@gmail.com adresine mailleyebilir ya da buraya yorum bırakabilirsiniz.
Arşivi görmek ve incelemek için http://www.scribd.com/my_document_collections/2947722 adresine uğrayabilirsiniz. Ayrıca sitenin sağ tarafındaki ufak bir widget ile en son eklenenleri ve değişiklikleri de takip edebilirsiniz.
-A.A.S.
Arşivi görmek ve incelemek için http://www.scribd.com/my_document_collections/2947722 adresine uğrayabilirsiniz. Ayrıca sitenin sağ tarafındaki ufak bir widget ile en son eklenenleri ve değişiklikleri de takip edebilirsiniz.
-A.A.S.
"Öğrenci Hayatının Yoksunluğu Üzerine" - UNEF Strasbourg
On the Poverty of Student Life: considered in its economic, political, psychological, sexual, and particularly intellectual aspects, and a modest proposal for its remedy
by U.N.E.F. Strasbourg
Ekonomik, politik, psikolojik, cinsel ve kısmen entelektüel unsurları göz önünde bulundurularak ve durumunun iyileşmesi için mütevazı bir öneri sunularak U.N.E.F. Strasbourg tarafından hazırlanmıştır.
Öğrenci sendikasına seçilmiş olan bir kaç öğrenci, üniversitenin bütçesinden ayrılan parayla, bu metnin, 10,000 kopyasını yayınladı. Kopyalar, resmi törende, öğretim yılının başladığı ilan edilirken dağıtıldı. Daha sonra, öğrenci sendikası, acilen mahkeme kararıyla kapatıldı. Hâkimin hülasası burada yeniden belirtilmiştir.
Ekonomik, politik, psikolojik, cinsel ve kısmen entelektüel unsurları göz önünde bulundurularak ve durumunun iyileşmesi için mütevazı bir öneri sunularak U.N.E.F. Strasbourg tarafından hazırlanmıştır.
İlk defa 1966’da Strasbourg Üniversitesi’nde, üniversite öğrencileri ve Internationale Situationniste üyeleri tarafından yayınlanmıştır.
"Öğrenimin Yerle Bir Edilişine Doğru" - Jan. D. Matthews
Toward The Destruction of Schooling
Öğrenimin Toplumdaki Görevi
Öğrenimin Tarihi
Öğrenim Teorileri
Öğrenci Hayatinin Fakirliği Üzerine Notlar
Bitiş Notları
I
Öğrenimin Toplumdaki Görevi
“Soru sorulduğunda, cevaplarla karşılık ver” – Bir Paris Grafitisi
“Sana Yazmanı Söylediklerimi Yaz”
Birçok insan, ne yapmaları gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmazlar. Bir insanın hayatını, bir disiplinin ve ya yapının altına sokmaya çalışan herhangi bir kurum, belli bir oranda, o insanla çatışma halindedir. Ama asıl ilginç olanı, o insanın her zaman, o kurumla bilinçli bir çatışma halinde olmamasıdır. İtaatkâr olanlar ve kendi görevlerini öğrenciler olarak yürütenler, öğrenimlerinin olumsuz etkilerinin kendileri üzerindeki baskılarını göz ardı etmeye çalışırlar. Ama bu etkilenimlerin oldukça görünür olduklarını kim dürüst bir şekilde inkâr edebilir? Öğrenim aracılığıyla, öğrencilere, uyumlu bir insan [conformist] olmaları, hayalsiz olmaları, uysal olmaları ve iş dünyasında erdem olarak kabul edilen daha birçok şey olmaları öğretilir. Eğer böyle olursanız, asla kendiniz hakkında iyi şeyler hissedemezsiniz ama hayatınızın geri kalan süresi boyunca, otorite şahsiyetleri tarafından tebrik edilirsiniz. Öyle zannediyorum ki, okula karşı insanların besledikleri düşmanca hissiyatlar, okulların size yapmaya çalıştıklarını yansıtıyor. Zorunlu öğrenimin, gayet doğalmış gibi ortaya çıkarıldığı günümüz, aslında tarihi bir bağlamla ilişki içindedir; işin içindeki güçler ve hayatımızın bu kadar büyük bir kısmını neden okullarda geçirdiğimiz, sadece kullanılan amaçların ve istenilen sonuçların tarihsel nedenlerine ve bu kurumsal düzenlemelerin bireyi neden okula hapsettiğini anlamaya çalışan bir görünümle yeterince açıklanabilinir. Böyle bir görünüm, eğer okula hapsedilmiş bireyle özdeşleşirse devrimci olabilir – onların ihtiyaçları ve arzularıyla, onların sinirlilikleri ve düş kırıklıklarıyla. Öğrenimin toplumun bütününe nasıl yansıdığına ve ne tür sosyal kurumların ve ilişkilerin, bireyi bu kadar uysal yapmakla meşgul olduğuna bakmamız gerekir. Asıl mesele, birçok insanın gerçektende, yapılması söylendiği şeyleri yapmaları ve bunun sivilleşmiş toplumsal ilişkilerin bütünlüğüyle ilişkili olmasıdır.
Öğrenimin Tarihi
Öğrenim Teorileri
Öğrenci Hayatinin Fakirliği Üzerine Notlar
Bitiş Notları
I
Öğrenimin Toplumdaki Görevi
“Soru sorulduğunda, cevaplarla karşılık ver” – Bir Paris Grafitisi
“Sana Yazmanı Söylediklerimi Yaz”
Birçok insan, ne yapmaları gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmazlar. Bir insanın hayatını, bir disiplinin ve ya yapının altına sokmaya çalışan herhangi bir kurum, belli bir oranda, o insanla çatışma halindedir. Ama asıl ilginç olanı, o insanın her zaman, o kurumla bilinçli bir çatışma halinde olmamasıdır. İtaatkâr olanlar ve kendi görevlerini öğrenciler olarak yürütenler, öğrenimlerinin olumsuz etkilerinin kendileri üzerindeki baskılarını göz ardı etmeye çalışırlar. Ama bu etkilenimlerin oldukça görünür olduklarını kim dürüst bir şekilde inkâr edebilir? Öğrenim aracılığıyla, öğrencilere, uyumlu bir insan [conformist] olmaları, hayalsiz olmaları, uysal olmaları ve iş dünyasında erdem olarak kabul edilen daha birçok şey olmaları öğretilir. Eğer böyle olursanız, asla kendiniz hakkında iyi şeyler hissedemezsiniz ama hayatınızın geri kalan süresi boyunca, otorite şahsiyetleri tarafından tebrik edilirsiniz. Öyle zannediyorum ki, okula karşı insanların besledikleri düşmanca hissiyatlar, okulların size yapmaya çalıştıklarını yansıtıyor. Zorunlu öğrenimin, gayet doğalmış gibi ortaya çıkarıldığı günümüz, aslında tarihi bir bağlamla ilişki içindedir; işin içindeki güçler ve hayatımızın bu kadar büyük bir kısmını neden okullarda geçirdiğimiz, sadece kullanılan amaçların ve istenilen sonuçların tarihsel nedenlerine ve bu kurumsal düzenlemelerin bireyi neden okula hapsettiğini anlamaya çalışan bir görünümle yeterince açıklanabilinir. Böyle bir görünüm, eğer okula hapsedilmiş bireyle özdeşleşirse devrimci olabilir – onların ihtiyaçları ve arzularıyla, onların sinirlilikleri ve düş kırıklıklarıyla. Öğrenimin toplumun bütününe nasıl yansıdığına ve ne tür sosyal kurumların ve ilişkilerin, bireyi bu kadar uysal yapmakla meşgul olduğuna bakmamız gerekir. Asıl mesele, birçok insanın gerçektende, yapılması söylendiği şeyleri yapmaları ve bunun sivilleşmiş toplumsal ilişkilerin bütünlüğüyle ilişkili olmasıdır.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)